Cumartesi, Aralık 30, 2006

kıyılardakuytulardayolunyollarınkenarlarında
duran
ellerde taşınan incikli boncuklu şaşalı kutulara torbalara bakan -ne düşünürler- çocuklar için bayram -topluca neşeli hissetme hali- yok ise...
ne elimiz, ne gözlerimiz uzanmıyorsa...
neyse...
'güzellik fetişliği'nde kalmıştık.
pek de güzel olmayan kız çocuklarını bilirsiniz. hafif tombuldurlar. saçları iki örgülüdür genellikle. hele de tek çocuklar ise, annelerinin biricik güzel kızlarıdır, aynanın önünden ayrılmazlar.
orhan oğuz, yıllar öncesinden kalma bir filminde bir cüce ile travesti'nin hikayesini anlatırdı... ola ki dönersem ıslık çal, anlayayım orada olduğunu, temalı bir film. unutamadığım, yer etmiş iki sahne vardı. evinin oda kapılarından birini açtığında travesti arkadaşı, onlarca basket topu yuvarlanmıştı odasının içinde, cücenin...
"arzu nesnesi" olmak-beğenilmek-kabul edilmek-vazgeçilemeyen olmak...
bazen kabul görmemeyi adlandıramazlar,
bazen tanımlamanın "korkunçluğundan" uzaklaşmak için bastırılır da bastırılır...
ama bazen bellidir bu...
hiç bir zaman kabul edilmeyecek olmak-hiç bir zaman arzu edilmeyecek olmak-her zaman ama her zaman "farkedildiğinde" üzerine uzanan gözlerin sözlerinden korkarak yaşamak zorunda olmak-"farkedilmekten korkar hale gelmek"
"gecelik sex partneri" bulunan şehir barlarında sonlara kalındığında yaşanan "koşturmacanın" acıklığı...
"doğrudan satış" objelerinin ekranı bölerek gösterdiği, karşılaştırdığı iki yüzün, iki bedenin, iki kalçanın, göğüsün sol taraftaki görüntüye benzeyenin sağdakine bakarak içinde uyandırdığı "umut"un acıklığı...
keskin darbeli-kanırtıcı dialoglu nip-tuck'ın karakterlerini izlemeye devam...

mynet reklam vermiş, msn'e... konuşurken alt tarafta "aşkı bulma fırsatının" yöntemini söylüyor. 3 ay fiyatına 12 ay abonelikle Aşkı Bulma Fırsatı. Mynet Arkadaşım yıllar önce halıcıoğlu'nun o viran evlerinde yaşayan birini tanımıştım, eski kömürlükten düzenleme evinde tel dolabında yiyecekleri, gaz sobasının borusuna eklenmiş askılıkta, lavaboda yıkanmış çamaşırları, ama çapraz ayaklı tahta masasında bilmem kaç inç'lik ve ram'lik bilgisayarı, ekranda açık "konuşma pencereleri" ... ne'yi aradığı ne kadar da aşikardı!, ... ,

Hiç yorum yok: