Cumartesi, Temmuz 12, 2008

Ondört yıl önce rastladı. Bir gazetenin haftalık kitap ekinde çalışan okuldan arkadaşı Prag'a tatile gittiğinde onun yerine bir hafta gidip gelmişti. Telefonları yanıtlıyor, notlar alıyor, sorumluluk vermedikleri için de orayı burayı karıştırıp kitapevlerinden gönderilen kitap ve dergilere bakıyordu. Rafların arasında okumaya değer diye hissettiği tek kitabı, onun kitabını aldı. Boş iki günde bitirdi kitabı. Hikayedeki iki kişinin arasındaki sırlı konuşmalardan yakınlık duymuştu. O sırlı konuşmaları daha önce hiç duymamıştı.

Ankara yolculuklarından birinde onüç ara öykülü, bir bütün metinli masal kitabını hediye etmişti S. Okumaya değil bitirmeye kıyamadı o kitabı. Ondört yıldır hala bitmedi.

Öldüğünü duyduğunda, tavan sıvaları rutubetten ara ara düştüğü, kırık camından kışları kar tanelerinin içeri sızdığı, yer tahtalarının hangi noktasına basarsa nasıl bir ses çıkacağını bildiği o evinde biryerlerden bulup çerçeve içine aldığı mavi tonlu yüz resminin önüne bir mum yakıp karanlıkta duvarlara sarılarak ağladığını hatırladı. Yıllar sonrasında evinin bahçesindeki havuza giderken eline kitap raflarından geçirdiği o ilk tanışma kitabını alıp da güneşlenirken gerilere döndü.

... yazmak istedi ...

... evine döndü, klavyesini açtı ....

Hiç yorum yok: