Salı, Ocak 30, 2001

hyde;

soluklanalı az oldu ki
üşüştüler yeniden, ensesini gördüm, yukarıya açıklanan saçları altında gerdana düğümlenen ince tel durur
diz kapağının kemikli kaydırağı doluca sallanır, gerisinler değer
anlamca ya da anlamadan
baş eğilir yana omuz kenarları-uç-
arası gezinildiği olur ara sıra
diğerinin ise göz ve sesinin alttan gelen inceliğine duyulur.
eskisi gelir
eskicisi
gelip gelip duran dolanan ortalığında, yerde
kimisi ise beğenilmez, beye gelmez
kar yağarken dışarıda, bacaklara dolanır eller, kollar, yine de gider,
gitmiş miydi,
‘ kar yağıyor ‘
gecenin karanlığında açar biri görülmemezini parmaklarını indirip kaldırır, davetkar, yüzünü çamurlamıştır tanrı
dizler kırılır-gerilir, eller yordamını bulur, gezinir, yontulamayan yüzlerin altları gezinir, soyunmak ve girmek üzere yamaç aralarına
bırakılıp atıldığında, bir sonrakine,
sırada kim var?

göğüslerine gün beş, saat yedi, hafta elli dokunulan, dökülünen kadın bekler yokuşlu yolun kenarındaki parmaklanan kapısında, gün altıyı, saat sekizi, hafta ellibiri

köşelere geçen yüzünden gelen eller saldırır ellere, yakarır bir dokunuşa, bir bir daha, biraz daha,
kaçınılır eller, yamaçlara koşturanların arkasında, berisinde

Hiç yorum yok: