Perşembe, Ağustos 10, 2006

sayık

katliam

cümlelerimiz tekil şahıslardan oluşur. çoğul, mağluptur tek'in karşısında. tekilleşme hikayesi insanın tarihindeki geri dönüşsüz dönüşmedir, doğanın/tanrının belirlediği cinsiyetten vazgeçmek gibidir.

ve gün gelir

travestisi okunur kendi yüzünde kendi gerçeksizliğinin...
savaş dinçel'in sait faik'i oynadığı oyundan,
akşamları sokakta yürürken sesler duyarmış, gaipten sesler duyduğunu, delirdiğini söylermiş etraftakiler... dinçel, pardesüsü, sapkası ve sahneyi kaplayan gözleriyle döner ve
"gelsin efendim gelsin
asıl bir şişt sesi gelmedi mi fena"
der. Korunaklı odalarda küçük ekrandan yansıyan görüntü ve ses, defeder yitişi, görüntü ve sesler öyle ayarlanmıştır ki "yüzüne yansıtmaz tekliğini"... toplu hareketler içinde yer alıp geleceğini belirleme adına mücadele veren bir kuşağın atıkları olarak özgür iradeyi tüketim mallarını seçerken kullanma... yanılsaması...
akıl, beden karşısında savunmasızdır. beden, acı'yı öteler/iteler/
beden, istediği an aklın önüne geçiverir.
beden, tekleşmenin ağırlığını üstlenmek istemez.
işte o an insan, önce kendini katleder...

Hiç yorum yok: