Pazartesi, Mayıs 29, 2006

.

bir süredir "kent"in dışında bir fabrika bölgesine gidiyorum, kimyevi maddelerin üretildiği, ırak savaşından arta kalan hurdaların eritildiği, tank mermilerinin, el bombalarının patladığı, havaya uranyum dahil ölümcül gazların yayıldığı bir bölge... istatistiklere göre yüz kişiden otuz dördünün kanser olduğu bir bölge... hurda eritme kazanlarına düşen insan hikayelerinin anlatıldığı, düşmeyenlerin ise kırk yaşını göremedikleri söylenen bir bölge...onbinlerce insan çalışıyor fabrikalarda, yemekhanelerde babalar ve oğulları birlikte yemek yiyiyorlar... başka bir hayatın içine girmeleri mümkün olmayan delikanlılar, kızlar... önlük yakaları hiç bir zaman kar-beyaz olmayan çocuklar... filtreleme oldukça maliyetli olduğundan akşam üzeri kapanıyor filtreler, akşamın karanlığında "öldüren bulutlar" çıkıyor yamaçlara dayanan evlerin üzerine... ağaçların renkleri bile farklı... akşamları dönerken kent'ime, akşamları onlar kalırken kasabalarında...yaşatmaya çalıştığım tüm gerçekliğim, dışımdaki gerçekliğin ağır duvarına çarpıyor her gün... hiç bir anlam bulamıyorum soluk alış verişin içinde...bedeniyle ruhunu karıştırmışlar gibi engebeliyim içimde... dışımdaki gerçekliği görmezden gelir de unutursam, "birşeyler"e ulaşabileceğim, biliyorum, sarı ve mavi renkli hayaller kurabileceğim ama, yalan olacak.

Hiç yorum yok: