Cuma, Nisan 13, 2007

sokaklar daraldığında...


sokaklar daralmışlar

evler, o büyük han kapıları gibi kapılar küçülmüşler


çocukluğumun geçtiği ev

bahçe


kerpiç duvarları sarıya boyardı annemle teyzem yazları dedemi görmeye gittiklerinde

açık yeşile boyamış dayım, görmediğim yıllardır,

incir ağacını budamış tulumbanın suyundan beslenen

erik ağacı da-inmezdik üzerinden ertan'la, avuç içi büyüklüğündeki erikleri dalların üzerinde yerdik- kurumuş... yenisini dikmiş, ama o da kurumuş


büyüdükçe küçülüyormuş evler, bahçeler... ne büyük gelirdi o bahçe!



güvercin kafesi aynı yerdeydi, akşam üzerleri taklalar atarlardı

akşam üzerleri taklalar atıyorlar


akşamın sarısı çatının üzerinde renklenirdi

akşamın sarısı sarmış çatıyı


torunlar vardı yıllar önce, dede'yi görmeye gelen

torunları oynuyordu bahçede,


annesinin kollarındaydı

annemin kollarımdaydım

dayım şeker getirmiş gelirken

dedem şeker almaya götürürdü kıraathanenin yanındaki bakkallara


neval teyzeyle sibel abla yoktular sokakta, birbirlerine bağrışları duyulmuyordu, süt ninem de öldü yıllar önce







sokaklar daralırmış, onu öğrendim, insan büyüdüğünde...


çocukluk iyiden iyiye uzaklaşırmış, onu öğrendim, bir yandan yanına çekmeye çalışırken...





Hiç yorum yok: