Cuma, Şubat 29, 2008



herşey bir düşünceden ibaretti....


bedenime girdi sözlerin, tanımaz etmezdim,
'hep yanımda ol, ... ' kalbinin yaydığı sıcağa kal,
üç vakit bile ömürce olabilirdi seninle,
bu ne telaştır,
futbol oynayan çocukların arasına bomba geldi yahudi kentinden, duvarları aşıp, yirmiyedisi gömüldü,
sırp kenti silaha kalktı yine, yaktı yıktı, pek bir bildikliğiyle, anarcasına eski'sini,
sapır sapır dökülüyor ülkemde yaşayan çocuklar, daha yirmisini bile görmemiş, yarin yanağına öpücük kondurmamış,
'modern' görünümlü kadın resimlerini topluyor plazalardaki memure, sadece forward'layabilme erk'ine sahip hayatınca, o, bu, şu'da eklemeler yapıyor, 'modern' olmayan kadın resimlerini...
korku salıcılar!
neredeydiniz? bunca 'ölüm'lerde...
manisa'daki 12 yaşlarındaki çocuklar konulurken zırhlı araca, annesinin bağırışını niye forwardlamadınız? forward tuşu olmadığındandır.
gücü olmayanın, 'hayata tek bir nefes veremeyenin' tepkiselliğinin aldığı görünümün acınasılığı...
acınası...
yemen'den resim...
nasıl da dimdik!
ve çekingen tavrı ellerinde,
bakışlarıyla bakanı, başkalarına göstermek adına görüntüleyeni iteleyen gözleri...
sımsıkı sağlamlığıyla yüzündeki her çizginin bıraktıklarında....

Cumartesi, Şubat 02, 2008

yüzleş(eme)me









hey Haneke!
amy'i dinle... kendi, dünyayla bağlantı cümlelerini p.m.'den oku, tuvalette dizine koyduğun ekranında... kendi dünyanla bağlantı cümlelerini tut'ma... bırak gitsin, arşivlerde geri dönme şansın var olduğu sürece... arşivler sadece yanabilir, ama birileri bir yerlerde mutlaka tutmuştur, iki görüntüyü, kaset çalarlar kalmasa bile sakla dinlediklerini... oysa hayat, hayat'ın tutulmuyor... gidiyor... nasıl hissettin Beny'i? anne ve babası seninkiler miydi?
ulaştığın yerde, dahasını isterken, eldekilerini nasıl da korursun... eldekilerin... iki-üç vietnam meşesinden vietnamlı ellerin rendelediği mobilyaların... dükkanlara daha büyük ekranlarını gördüğünde takılan gözlerin... o sırada Congo'dan haberleri sunuyorsa ara-haber bülteni, hangisine bakıyorsun?
aslında hiç olmamış, hep koruduğunu sandığınla yüzleşeyazdığında birikimlerini düşün... vardır Congo'da bir tatil mekanı... tehlikeli olsa da git, kurtarır mutlaka avusturya konsolosluğu...
formaldehit gazların yayıldığı kasabada seyirciyken, içini dağlardı seyirciliğin... artık bakmıyorsun resimlere... elma iki parça değil, artığı kalırsa eğer uzatırsın... uzatır mısın?