kimler geçti?
Salı, Ekim 31, 2006
Pazar, Ekim 29, 2006
Cumartesi, Ekim 28, 2006
Perşembe, Ekim 26, 2006
arif'in sözleriyle...
Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü cocuk sayılır,
Anadolu'yum ben,
Tanıyor musun ?
Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz !
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılan'ı,
Meçhul Asker'i...
Sonra Pir Sultan'ı ve Bedrettin'i.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının,
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Namuslu, genç ellerinle.
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?
Çarşamba, Ekim 25, 2006
natural born killers'ı seyrettiğimizde ne kadar uzak bize demiştik
elephant'ı ya da bowling for colombine ya da central do brasil'i seyrettiğimizde de...
din derslerinde, ağız birliği etmişçesine aynı şeyi söylerdi hocalar:
'değerlerden/inançtan yoksun batı toplumları' diye başlar, intiharlardan/uyuşturucudan/cinayetlerden bahsederlerdi... ny'da ölüp yere yığılan birine binlerce insan yanından geçiyor olsa da dönüp bakılmadığından...
oysa ki,
bizde
kapıların kilitlenmediği mahallelerden bahsedilirdi, 'komşunun açken uyunamayacağı'ndan...
oysa ki,
bitti.
tüketmeye, sadece tüketmeye odaklı toplumlarda bireyin değersizleştiğini öğrenmeye başladık, hızla. kendi ürettiğine yabancılaşan birey aslında gittikçe yoksunlaşıyordu. bunu tüketimle kapatıyordu. sahip olmayanlar, sahip olanları izleyebiliyordu artık. satın alma gücü olan ve olmayan olarak ayrıldı insan. alışveriş merkezleri önündeki cihazlar bile anlıyordu bunu ve ötüyorlardı.
gelecek korkusu belirleyiciydi insan hayatında. sosyal devlet güvence altına alıyordu bunu. ama ona da müdahale ettiler, erittiler... paran yoksa anneni hastaneye almıyorlardı ya da çocuğunu rehin tutuyorlardı...
sahip olmayanlar, sahip olanları sorgulamaya başladığında... tüketemiyor olmaktan çıktığında sorun, ama yaşamıyor olmaya dönüştüğünde sorun...
yüksek duvarlı, güvenlik görevlili siteler inşa edildi şehirlerde... silahlanma başladı...
Pazartesi, Ekim 23, 2006
Cumartesi, Ekim 21, 2006
bu resimler kuzey kore'den...
sıra kuzey kore'de... gibi görünüyor... zira Rice ve Rumsfeld, dolanıyor orayı/burayı... hatırlayın, Irak öncesinde de dolanmışlardı, savaş sanayinin kar marjları Irak'la "doyamamış" olmalı...
Cuma, Ekim 20, 2006
Perşembe, Ekim 19, 2006
Çarşamba, Ekim 18, 2006
kombi balkonumda, etrafında dolap var, baca deliği kapağa denk geldiği için borusu takılamıyor, üstü ve altı açık.
Salı, Ekim 17, 2006
Pazartesi, Ekim 16, 2006
white book, black book
Pazar, Ekim 15, 2006
Cumartesi, Ekim 14, 2006
Perşembe, Ekim 12, 2006
Metin Altıok
o içerde
yaralı
komada
bir hafta sonrasında gözleri kapalı....
12 ekim 06' istanbul radyoları, reklam aralıkları
Kendine yük haline gelince,
Koru kendini asıl kendinden
Kekik bile kendince kokarken;
Bir tortu kalmıştır geriye,
Ben bildiğin o senden.
Sen de saygılı ol kendine;
yola bir sabah erkenden.
Ya hiç bir yerde görünme,
Ya da geç aynı anda üç yerden.
Salı, Ekim 10, 2006
Pazartesi, Ekim 09, 2006
Pazar, Ekim 08, 2006
iktidar, öldürür...
Putin'in Rusyası kitabının tanıtım notu... Çeçenistan Savaşı, Moskova'daki tiyatro baskını, Beslan'daki okul katliamı ve benzeri trajedilerle beslenen otoriterizm, mafyatik kapitalizm, siyasal ve ahlaki çürüme, yoksulluk ve yalnızlaşma: işte, Sovyetler Birliği sonrasında Rusya'nın geldiği yer. Ve tüm bu süreci idare eden, bütün politikasını özgürlüğü bozmak ve özgürlük isteyenleri ezmek üstüne kuran, ülkenin zorba istihbarat servisinin yetiştirmesi, eski bir KGB yarbayı olan Putin. Bu, Vladimir Putin hakkında bir kitap değildir, ama Putin'in Batı'da göründüğü şekliyle bir portresini sunmaya da kalkışmaz. Ayrıca, bu kitapta Putin'in Rusyası'na asla pembe gözlüklerle bakılmaz. Gerçi Rusya'da herkes Putin'in davranışlarına ayak uyduruyor değildir. Batı bize hala bu rolü biçmekten çok hoşlansa da bu ülkede köle olmak istemeyen, özgür olma hakkını kullanmak için çabalayan çok sayıda insan vardır. Fakat, Putin'in ülkenin her tarafında dilediği gibi at koşturmasının başlıca müsebbibinin, bu ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğunun kayıtsızlığı ve itaatkârlığı olduğuna da şüphe yoktur.
Cuma, Ekim 06, 2006
Perşembe, Ekim 05, 2006
Çarşamba, Ekim 04, 2006
Salı, Ekim 03, 2006
kimi...
kimi umudunu alanlara kinlenir,
dağını, taşını, ekmeğini, nefesini azaltanların ülkesine göçmeye, karşılığını almaya yollandığında,
Pazartesi, Ekim 02, 2006
Pazar, Ekim 01, 2006
muz yerken ben, sen ve o...
Elen Lanyomo
43 yaşında
ağlamak ve haykırmaktan başka yapabilecek bir şeyi olmayan'ın yüzüne bakıyorlar...
az önce, az bir an önce bir muz yedim
"tanık oluyor olmanın" ağırlığı gittikçe artıyor...
"aynı tarihi paylaştığım "tür"ümün yapabildikleri" gittikçe sınırsızlanıyor...