Pazartesi, Temmuz 31, 2006
Pazar, Temmuz 30, 2006
Cumartesi, Temmuz 29, 2006
anas ve shimeon, mourning during the funeral
The mother of 12 year-old Anas Zumlut mourns during his funeral in Jabalya north Gaza Strip. Zumlut was killed by Israeli gunfire near his house in the east of Jabalya in the northern Gaza.
Cuma, Temmuz 28, 2006
anyone'a...
güç
mukayese taşıyor kelime anlamında. yüzyıllardır böyle. 2001'de kubrick'in ilk sekansından az öncesine kadar... su'ya sahip olan onu içer. suya sahip olmayan iskeletin en sert kemiğini keşfeder. su'ya sahip olanın alnını yarar.
döngü-sürgit'lik
şatonun içindekiler versus şatoyu dışarıda koruyanlar, şatoya dışarıdan ürün sağlayanlar
geminin güvertesindekiler versus geminin altında kürekleri çekenler
pamuk tarlalarının sahipleri versus sadece doymaya bırakılanlar
bakır dağlarını ele geçirenler versus bakır dağlarını kazanlar
maden sahipleri versus madenlerde çalıştırılan çocuklar
sanayileşmenin ilk aşamasından günümüze fabrika sahipleri versus işçiler
şu an almanyanın dünya çapındaki şirketleri versus atmış yıl öncesinin polonyalı kadınları
petrus şarabını içenler versus petrus şarabının üzümünü güneşin altında toplayanlar
dünya kupalarında top koşturanlar versus küçük ellerle dikilmesi gerektiği için günlüğü yarım dolara çalıştırılan çocuklar
isimler, milletler, kavimler zaman içinde belki yer değiştiriyor, belki değiştirmiyor. isimler değil önemli olan.
güçlünün yaşayabilmesi, gücünü koruyabilmesi, sürdürebilmesi için güçsüzlerin yaşaması gerekiyor
tek bir korkusu oldu yüzyıllardır
güçsüzün güçlenmesi
iki kollu çalıştı: bir yandan gücünü artırma, diğer taraftan güçsüzü daha da güçsüzleştirme...
güçsüz "birleşince" korkutucu oldu.
bazı örneklerde güçlendi de, ama önceki güçlünün yaptığını bu sefer o yapmaya başladı: rol değişimi
geçen yüzyıldaki korku sanayi işçileriydi
ondan önceki yüzyılda toprakta çalışan çiftçiler
ondan öncekinde afrikadan getirilen köleler...
şimdilerde ise ağırlıklı olarak azınlıklar, etnik uluslar... ve teröre destek verdikleri "iddia edilen"ler...
...
30 yıl önce güçlü bir "şey" daha keşfetti... "atomizasyon" dedi buna. küçük parçalara ayırmak.
insan yanlızlaştırıldı.
insan kendine, yakın ve uzak çevresine/toplumuna yabancılaştırıldı.
insan küçüldü, değersizleşti, anlamsızlaştı...
komik anlam edinme uğraşlarına girdi, kafasını boyadı, kaşını aldırdı (kaş küstü-bir daha çıkmadı), duvarlar ördü çepeçevre korkudan, tekleşti, aynılaşırken aslında...
vicdanını yitirdi,
gözlerini kapadı,
kulaklarını tıkadı,
tüm düşüncesini "unutulana" odakladı
komik tepkiler vermeye başladı, vicdan muhasebesine girdiğinde kırk yıldan kırk yıla...
...
toplumsal hareketler eridiğinde ve anlamsızlaştığında, birey parçalandığında bireysel tepkiler doğdu:
çocuk işçilerin ürettiği ürünleri almamak gibi, "forward" eylemleriyle diğer atomize olmuşlara olanları aktarmak gibi,
toplumsal hareket içindekiler "beslenmeyip" asıldıkları için, korku tüm hücrelere girdi. "hiç bir sonuca ulaştırmayacak, hiç bir çözüm getirmeyecek" bu "eylem/tepki/muhalefet" kelime anlamlarının içine dahil edilemeyecek davranışlar türetildi.
mukayese taşıyor kelime anlamında. yüzyıllardır böyle. 2001'de kubrick'in ilk sekansından az öncesine kadar... su'ya sahip olan onu içer. suya sahip olmayan iskeletin en sert kemiğini keşfeder. su'ya sahip olanın alnını yarar.
döngü-sürgit'lik
şatonun içindekiler versus şatoyu dışarıda koruyanlar, şatoya dışarıdan ürün sağlayanlar
geminin güvertesindekiler versus geminin altında kürekleri çekenler
pamuk tarlalarının sahipleri versus sadece doymaya bırakılanlar
bakır dağlarını ele geçirenler versus bakır dağlarını kazanlar
maden sahipleri versus madenlerde çalıştırılan çocuklar
sanayileşmenin ilk aşamasından günümüze fabrika sahipleri versus işçiler
şu an almanyanın dünya çapındaki şirketleri versus atmış yıl öncesinin polonyalı kadınları
petrus şarabını içenler versus petrus şarabının üzümünü güneşin altında toplayanlar
dünya kupalarında top koşturanlar versus küçük ellerle dikilmesi gerektiği için günlüğü yarım dolara çalıştırılan çocuklar
isimler, milletler, kavimler zaman içinde belki yer değiştiriyor, belki değiştirmiyor. isimler değil önemli olan.
güçlünün yaşayabilmesi, gücünü koruyabilmesi, sürdürebilmesi için güçsüzlerin yaşaması gerekiyor
tek bir korkusu oldu yüzyıllardır
güçsüzün güçlenmesi
iki kollu çalıştı: bir yandan gücünü artırma, diğer taraftan güçsüzü daha da güçsüzleştirme...
güçsüz "birleşince" korkutucu oldu.
bazı örneklerde güçlendi de, ama önceki güçlünün yaptığını bu sefer o yapmaya başladı: rol değişimi
geçen yüzyıldaki korku sanayi işçileriydi
ondan önceki yüzyılda toprakta çalışan çiftçiler
ondan öncekinde afrikadan getirilen köleler...
şimdilerde ise ağırlıklı olarak azınlıklar, etnik uluslar... ve teröre destek verdikleri "iddia edilen"ler...
...
30 yıl önce güçlü bir "şey" daha keşfetti... "atomizasyon" dedi buna. küçük parçalara ayırmak.
insan yanlızlaştırıldı.
insan kendine, yakın ve uzak çevresine/toplumuna yabancılaştırıldı.
insan küçüldü, değersizleşti, anlamsızlaştı...
komik anlam edinme uğraşlarına girdi, kafasını boyadı, kaşını aldırdı (kaş küstü-bir daha çıkmadı), duvarlar ördü çepeçevre korkudan, tekleşti, aynılaşırken aslında...
vicdanını yitirdi,
gözlerini kapadı,
kulaklarını tıkadı,
tüm düşüncesini "unutulana" odakladı
komik tepkiler vermeye başladı, vicdan muhasebesine girdiğinde kırk yıldan kırk yıla...
...
toplumsal hareketler eridiğinde ve anlamsızlaştığında, birey parçalandığında bireysel tepkiler doğdu:
çocuk işçilerin ürettiği ürünleri almamak gibi, "forward" eylemleriyle diğer atomize olmuşlara olanları aktarmak gibi,
toplumsal hareket içindekiler "beslenmeyip" asıldıkları için, korku tüm hücrelere girdi. "hiç bir sonuca ulaştırmayacak, hiç bir çözüm getirmeyecek" bu "eylem/tepki/muhalefet" kelime anlamlarının içine dahil edilemeyecek davranışlar türetildi.
benim,
vicdanım hiç rahatlamadı,
şahit edildiğim çağ'ımın içinde "bir elma"nın yetemeyecek oluşunun farkındalığının çığlığıyla dolanıyorum.
Perşembe, Temmuz 27, 2006
Çarşamba, Temmuz 26, 2006
Salı, Temmuz 25, 2006
Pazartesi, Temmuz 24, 2006
Pazar, Temmuz 23, 2006
Cumartesi, Temmuz 22, 2006
Cuma, Temmuz 21, 2006
.
kurmaya çalıştığın anlam
bedenini, ruhunu, varlığını dayandırmaya çalıştığın anlam
yaşayaBİLME, nefesini sürdüreBİLME üz're keşfetttiğin onca anlam
aslında yokmuş
bir girdapmış, oysa ki yüzüyorum hissi yanılsama imiş
boğazından geçen her lokmadan
giyindiğin her dokumadan
dokunduğun her tenden
dünyanın bütün kentleri,
duvarlı...
yapamamak/dönüştürememek/eylemlenememek/karşı duramamak/tanrı olamamak
acı'nasılığının giderek katmanlaşması, katmerleşmesi
bu
ötelemek, itelemek, gözler tamamen kapalı,
gözler tamamen kapalı
Perşembe, Temmuz 20, 2006
Çarşamba, Temmuz 19, 2006
Salı, Temmuz 18, 2006
Pazartesi, Temmuz 17, 2006
Pazar, Temmuz 16, 2006
Cumartesi, Temmuz 15, 2006
Cuma, Temmuz 14, 2006
Perşembe, Temmuz 13, 2006
şimdi de beyrut...
. şehri ikiye böldüler, çizgilerinin gerisinden gelenleri yemeye hazırlandılar, kuvvetlendiler, mızraklarını en uzak köylere gönderdiler, toprağın sunduklarıyla yetinmeyenler ürediler, çoğaldılar, diğer toprakları öldürerek edindiler, geçirdiklerinde kısırlaştığını gördüler toprağın, gerisin geriye çekildiler... şehir ikiye bölündü, bomba ve kurşun sesleri geceleri çıkıyordu, çığlıkların havalandığı ağızlar aynıydı, çocuktum, korku ve çığlık uyutmuyordu, şarkılara sığındı ülke, ağıtlara dönüşen çalgılar ufuklardan ayrıldı.
Kuzey'e kaçtık...
Yalnız kimleri sağ kimleri ölü bulacaklarını hiç bilemediler.
diye yazmışım yıllar önce beyrut için, ikiye ayrıldığı iç savaş yılları için...
şimdi ise...
şimdi ise... ilk gün 22 sivil öldü.
Salı, Temmuz 11, 2006
srebrenica, hala...
Pazartesi, Temmuz 10, 2006
Pazar, Temmuz 09, 2006
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)