bir Pazar sabahı,
ölen yüzlerce gencin
ora’ya atılan yüzbinlerce bedenin
kentin kokusuna ölümlerin kokusu sindiğinde,
soruyu tekrarladı

neden bir insan bir başkasının hayatını bu denli zorlaştırır?
tüm kelime silsileleri ardı ardına gelirken sözsüzlük kısırlığına dolanan binlercesi arasında kendi bedeninin sıkışıp kalışlığıyla onlara göre bir darağacı / asılan / geberen / evsiz kalan / sözsüz kalan / umutsuzlandırılan
en kötüsü de bu değil miydi?
/ belki de
yalnızlık ına biri daha ekleniverdi, sözler havada uçuşuyor, ama karşılığını bulamıyordu,
tarihin belirleyicileri onları / her bir kimseyi boşaltmış iken
bedeni saran heyecanı ketlediklerinde/kilitlediklerinde/tanımsız bıraktıklarında/
umutları ketlemiş/kilitlemiş/tanımsız bırakmış lardı
smsz çığlıksızlığını içine gömerek iç odaya geçti diğer iç odadan