Çarşamba, Şubat 28, 2007

Salı, Şubat 27, 2007

Pazartesi, Şubat 26, 2007

Pazar, Şubat 25, 2007

Cumartesi, Şubat 24, 2007

Cuma, Şubat 23, 2007

Çarşamba, Şubat 21, 2007

Pazartesi, Şubat 19, 2007

Pazar, Şubat 18, 2007

Cumartesi, Şubat 17, 2007

Cuma, Şubat 16, 2007

Perşembe, Şubat 15, 2007

Çarşamba, Şubat 14, 2007

l.c.

yara izi, sözcük ete dönüştürüldüğünde meydana gelir...

Pazartesi, Şubat 12, 2007

oğul odası...


kaşmir'de bir gözyaşı...

Pazar, Şubat 11, 2007

Cuma, Şubat 09, 2007

Perşembe, Şubat 08, 2007

Çarşamba, Şubat 07, 2007

Salı, Şubat 06, 2007

Pazartesi, Şubat 05, 2007

Pazar, Şubat 04, 2007

oysa ki...

yazmadığın bir hikayede
uzun
ya da kısa vadede
az bir az keşfediyorsun, öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi... öğreniyorsun

oysa ki diyerek çıkarmaya çalıştım,
günlerdir boş sayfalar,
çıkaramıyorum.
bahara tanışıklı gökyüzüne,
"kentin karalığı"nı çevreleyen gök aydınlığına,
cıvıldaşan -sokağımda yok çocuklar, ama olan bir sürü sokak olduğu eminliği ile- çocukların gülyüzlülüklerine,
tam şu an özsuyundan sıyrılıp hayata tanışan bir tay'ın, kabuğunu gagalayıp hayata çıkan bir serçe'nin doğuşlar'ına,
'bir elmanın ikiye kesilip, bir parçasının bir başka ele uzatıldığına' eminliğime
rağmen
rağmen
girdaplığı ve karalığı ve katranlığı ağır basıyor, "görünen ve duyulanın"
içine doğulan bu dünyanın iyiye gitmeyecek, değişmeyecek olmasının yarattığı ümitsizliği
her an, her an sıkılan bir kurşunun alıp götürdüğü bir soluğun olacağını biliyor, bilecek olmanın -neden her soluğun ölüşü içimden bir soluk koparıyor, kim olursa, kuzeyde, güneyde, doğuda, ...?- yarattığı ümitsizliği
... bırakıp kaçamıyorsun,
yazmadığın bir hikayede... karşıdan bakıyorsun, herşeye yıldızlardan daha uzak daha uzak...
taşıyor, bu beden, bu ruh
artık hiç bir şey besleyemiyor
artık hiç bir şey yeşertemiyor

Cumartesi, Şubat 03, 2007

oysa ki,



oysa ki,
biliyorduk
"su gibi akmak"ın ne demek olduğunu...
1 is 1
1 are 2
you are me
i am you
tango'sunu dinlediğimiz her anın "tek"leşmeye açıklandığını...
ateşler, uçuşmuştu
rüzgar, yanmıştı
gök, akmış
sular, delinmişti
...

Cuma, Şubat 02, 2007

oysa ki,


çanağımızda,

çömleğimizde,

çıkın'ımızda,
beslenme çantamızda,
yüreğimizde,
hep, iki elma vardı...
aldığımız tad'ın, karşımızdaki de o tad'ı aldığında katmerlendiğini ne de iyi bilirdik...

Perşembe, Şubat 01, 2007

oysa ki...



oysa ki,
akşam üzerleri,

eve dönüşler,
gölgeler el'el'e tutuşurken...


oysa ki,
mahallelerde, sokaklarda çocuk sesleri...




babamın ellerimi tuttuğunu,
annemin ellerimi tuttuğunu,
hatırlıyorum