Pazar, Aralık 31, 2006

the picture of 2006



















anthony enso, 23, saint bernard yakınlarındaki hastahanede oğluna sarılıyor. 900 kişinin kayıp olduğu guinsaugon köyündeki toprak kaymasında oğlu kurtulmuş, ancak karısı hala kayıp. 13 şubat, filipinler

Cumartesi, Aralık 30, 2006

yıl'ın son'u...

devam edemedim

saddam, idam edildi
eta, ateşkesi saldırıyla bozdu
endonezya'da 500 insan feribot faciasında kayıp
aynı'lığın, sürgitliğin, bir yılında da, sonunda da... aslında aynı olan resimlerin altlarına, aynı aynı...
yıllar öncesinin bir türk filminden, özdemir erdoğan'ın sesinden...
aynı siyah güneş
aynı siyah
aynı susayış
aynı gülüş
aynı
aynı, aynı
aynı, aynı
dışarıda, taksim meydanından gelen "eylence gürültüleri" sararken odanın içini...
bu yıl, iki şey oldu
1. günah, asla çıkmaz... taşınır...
tanrı'nın affedeceği düşüncesi, insanoğlu'nun "günah sonrasında" yaşayabilmesi için gerekli olan tek güvence... ama bazen, vicdan o güvencenin had'lerini zorlayıp da çıkınca
çıkınca
çıkmak üzere her şeyi delince... -grass'ın hikayesi, bu yılın hikayesidir, bu hepimizin hikayesidir aslında-...
günahlar/ taşındığı sürece... arınmak
saflaşmak
derinin/ruhun/... yenilenmesi... mümkün değil...
2. "güzellik" fetişliği had safhaya ulaştı....
kendi yaratılışına karşı hareket etmeye kalkan bir insanın çekeceği ceza kendisi gibi davranmak istediği zaman artık bunu yapamayacak durumda olmasıdır.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . devamı gelecek
kıyılardakuytulardayolunyollarınkenarlarında
duran
ellerde taşınan incikli boncuklu şaşalı kutulara torbalara bakan -ne düşünürler- çocuklar için bayram -topluca neşeli hissetme hali- yok ise...
ne elimiz, ne gözlerimiz uzanmıyorsa...
neyse...
'güzellik fetişliği'nde kalmıştık.
pek de güzel olmayan kız çocuklarını bilirsiniz. hafif tombuldurlar. saçları iki örgülüdür genellikle. hele de tek çocuklar ise, annelerinin biricik güzel kızlarıdır, aynanın önünden ayrılmazlar.
orhan oğuz, yıllar öncesinden kalma bir filminde bir cüce ile travesti'nin hikayesini anlatırdı... ola ki dönersem ıslık çal, anlayayım orada olduğunu, temalı bir film. unutamadığım, yer etmiş iki sahne vardı. evinin oda kapılarından birini açtığında travesti arkadaşı, onlarca basket topu yuvarlanmıştı odasının içinde, cücenin...
"arzu nesnesi" olmak-beğenilmek-kabul edilmek-vazgeçilemeyen olmak...
bazen kabul görmemeyi adlandıramazlar,
bazen tanımlamanın "korkunçluğundan" uzaklaşmak için bastırılır da bastırılır...
ama bazen bellidir bu...
hiç bir zaman kabul edilmeyecek olmak-hiç bir zaman arzu edilmeyecek olmak-her zaman ama her zaman "farkedildiğinde" üzerine uzanan gözlerin sözlerinden korkarak yaşamak zorunda olmak-"farkedilmekten korkar hale gelmek"
"gecelik sex partneri" bulunan şehir barlarında sonlara kalındığında yaşanan "koşturmacanın" acıklığı...
"doğrudan satış" objelerinin ekranı bölerek gösterdiği, karşılaştırdığı iki yüzün, iki bedenin, iki kalçanın, göğüsün sol taraftaki görüntüye benzeyenin sağdakine bakarak içinde uyandırdığı "umut"un acıklığı...
keskin darbeli-kanırtıcı dialoglu nip-tuck'ın karakterlerini izlemeye devam...

mynet reklam vermiş, msn'e... konuşurken alt tarafta "aşkı bulma fırsatının" yöntemini söylüyor. 3 ay fiyatına 12 ay abonelikle Aşkı Bulma Fırsatı. Mynet Arkadaşım yıllar önce halıcıoğlu'nun o viran evlerinde yaşayan birini tanımıştım, eski kömürlükten düzenleme evinde tel dolabında yiyecekleri, gaz sobasının borusuna eklenmiş askılıkta, lavaboda yıkanmış çamaşırları, ama çapraz ayaklı tahta masasında bilmem kaç inç'lik ve ram'lik bilgisayarı, ekranda açık "konuşma pencereleri" ... ne'yi aradığı ne kadar da aşikardı!, ... ,

Salı, Aralık 26, 2006

2006, Eylül ayı, hatırlamak adına...

sadece yapraklar dökülmedi... "ev"in içine girdiler, korku saldılar...
hayatın renksizliği karşısında...
ilkokul çocukları silahlandılar...
iki kule devrildi, ardından yüzbinlerce bomba...
kayıplar, yine...
mücadele de... öyle...

Pazartesi, Aralık 25, 2006

2006, Ağustos ayı, hatırlamak adına...

ağustos, kanlı geçti...
ağustos'ta çalıştı çocuklar...
ağustos'ta yağmurlar yağdı...
ağustos, hep kanlı geçti...
ağustos'ta yine savaşlar vardı...
ağustos'ta yine dualar edildi...
ağustos'ta başka topraklardakileri öldürüp öldürüp evlerine döndüler çoğu...

ağustos'ta yine yağmur yağdı...
ağustos'ta bazen ışık vardı, bazen ışık yoktu...

ağustos'ta "birileri" yine mücadeledeydi...

Pazar, Aralık 24, 2006

2006, Temmuz ayı, hatırlamak adına...

yüreğim çizildi, temmuz'da...
seyirci kaldım, temmuz'da...
andım sadece... elma bile gönderemedim... temmuz'da...

ellerim kirlenmedi, temmuz'da....
oturdum... temmuz'da...
ölmedim, yine bu temmuz'da...
kin kusmak, değmedi bile... temmuz'da...
koca ülke, koca şehir yıkıldı, yüreğimde temmuz'da...

ulaşamadım...

temmuz'da....

Cumartesi, Aralık 23, 2006

2006, Haziran ayı, unutmamak adına...

haziran'da da cennet oradaydı...
huzur'un maviliği ve aklığı yürekleri doyururken... tibet
tek başınalığı, kıstırılmış yanlızlığa değdirmeden... terbiye edilememişlerin arasında üzerindekileri soyunmaya çabalarken...
sokakta kalan bir anne çocuklarını sinek ısırmasın diye tüllerken... doğu timor
eller, eller yine uzanırken... gazze

haziran'da ölmek zorken... timor
gönül, umuda salınamazken... yine ispanya
umuda salmam gayri gönlümü
ne severim bir başka kimseyi
ne de eyvallah derim sana
toprak damların geberesi soğuğunda
ufacık bir selam da bile... can ararım...


roketler, gelip geçerken... bağdat

büyüdüğünde kirlenmiyor ki dünya... kaşmir

Perşembe, Aralık 21, 2006

2006, Mayıs ayı, hatırlamak adına...

yine geldi bahar... kaşmir
bazı kasabaları, ülkeleri es geçerek... orta doğu
dikenli teller örüldü çepeçevre çevremize...
çalıştık, çalıştık, yorulduk... bolivya

dullar, şanssızlık getirir diye dışlanıp durdular... hindistan

afetler sürdü... jakarta

Çarşamba, Aralık 20, 2006

2006, Nisan ayı, hatırlamak adına...

inşaat sektörü kar marjlarını giderek artırdı... hindistan
doğa, kendine yapılanların intikamını almaya devam etti... seller, dalgalar, sallantılar ile... romanya
ekmek için... çalışıldı... afganistan

güçsüz, dövüldü, dövüldü... nepal

nisan çiçekleri açtı, afganistan'da bile...


68 gençlerinin torunları yaktı paris'i...

bu arada, yolu da yarıladık...