Çarşamba, Mart 29, 2006

black hawk down

.


only the dead have seen the end of war

if not

carve the eyes

Salı, Mart 28, 2006

bizler bahara girerken





bağdat baharı

paris baharı

buenos aires baharı

bağdat baharı

kabil baharı,

tiblis baharı

Pazartesi, Mart 27, 2006

hala yanıyor paris


magripli çocuklar değil bu sefer

geleceklerini inşa edenlere direnen kendi çocukları

geleceği belirlemek adına
geleceği belirlemek adına

yakıyorlar şehirlerini

Pazar, Mart 26, 2006

kuzey/güney-doğu/batı


geceden başlarlar genelde

tanklar ve dikenli teller önceden hazırlanmıştır, gizlilik içindedirler,
tan vakti giyilir postallar, dikenli tel örücüleri uyandırılır

sen ise yan sokaktaki kardesinde yemek yemiş evine dönmüşsündür, nerden bilinir ki o yola döşeneceği tellerin?

sen ise karşı köyden birine gönül bağlamışsındır, nerden bilinir ki orta yola örüleceği duvarların?

bir sabah kalktığında tüm geçmişini, tüm varlığını ikiye ayırmışlardır

bütün sabahlar kalktığında yarımsındır

Cumartesi, Mart 25, 2006

susana rosa smiles, 7 aralık 1977


30,000 kayıp, 30 yıl boyunca dönmediklerine göre 30,000 ölü.

Cuma, Mart 24, 2006

madres de plaza de mayo, casa rosada başkanlık sarayı önü

kaç anne çocukları geri döner diye geceleri ışıklarını açık tutarak aylarca bekledi

kaç anne çocuğu eve döner diye yemekleri hazır bulundurdu

kaç anne geri döner diye çocuklarına giyecek almaya devam etti

sizin anlayabileceğiniz bir şey değil bu

gittikçe büyüyen bir çaresizlikti

maria del rosario

Perşembe, Mart 23, 2006

jose martinez de hoz'un evinin önü


yıl 1976, bilmem kaçıncı askeri darbe
30. yılında son askeri diktatörlüğün ekonomi bakanı jose martinez de hoz'un evinin önü...

hesap sorma, kabul edememe, unutmama,

kendi ülkesinin çocuklarını öldürenlerin,
yoksullaştıranların, aç bırakanların,
kırdıran ve dökenlerin
ellerini öpme sırasına girenlerin,
mezarlarını anıtsallaştıranların
hiçbir zaman anlayamayacakları duygular olsa gerek. . .

Çarşamba, Mart 22, 2006

hanoi, ayakkabı fabrikası


Vietnam Deri ve Ayakkabı Birliği, Avrupa Birliği'nin Vietnam malı ayakkabılara yüksek anti-damping tarifeleri koyması sonucunda ciddi iş kayıpları olacağını...

biraz açıklama: Sistem oldukça basit bir mantıkla işler. Güce, sahip olunarak ulaşılır; sahip olmaya da diğerlerinin sahip olduklarını edinerek... Güce ulaşmış olan gücünü korumak için sahip olduklarını artırır; pek çok farklı yol, pek çok farklı araçla...

Salı, Mart 21, 2006

san pablo, quito'nun kuzeyi


binlerce yerli Quito yolunda, hükümetin serbest ticaret anlaşmasını imzalamaması isteğiyle yürürlerken...

Pazartesi, Mart 20, 2006

bahar geldi gibi

kaçıncısına uzandığımızı bilerek
kaçıncısına uzanacağımızı bilmeyerek

bazen eksilerek -ya da eksik oluşluğu farkederek, giderek,

hiçbirşeyinamahiçbirşeyin

bazen anımsayarak -ya da tutarak o anıları, kaybolan yüzleri, kaybolan kelimeleri, kaybolan dokunuşları, ya da deşmek deşmek deşmek huzuru,

çocukluktan kalan bir iki kucak an'ı; sarmalanmış olduğundaki his; bulmaya andettiğin
ama bulmadığın, bulamayacağın,
ve

Pazar, Mart 19, 2006

. . .

haftalardır bunu yazmak istiyordum kelimeler-cümleler uçtular uçtular birleştirmedim erinip de yol üstü bir radyo programında duyuverdim yıllar önce yazılmış çoktan bende uçuşanlar birinci tekil şahıstı bu ise ikinci çoğul belki de bazen kendimize atfedemediklerimizi ikincillere yükleyerek uzaklaştığımızı sandığımızdandır bilmiyorum








Sevgileri yarına bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.


behçet necatigil

Cumartesi, Mart 18, 2006

geçit

BİR GEÇİTTEN GEÇTİM
görmeyi de
dokunmayı da
çocuklardan öğrendim

kent, ayazdaydı
kent, çamurluydu
kent, ölü beden kokuluydu

pencereler çizdim geçide
perdeleri kapatmadım
yağmurun suyu da
tozu da dumanı da
ışığı da ışıksızlığı da

kendi geçitlerinden geçenler uğradı ara ara
döndüler
kimini uğurladım
kimine gözlerimi kapadım

geçidin ardı mavi
uçulur sandım
..

Cuma, Mart 17, 2006

angina pektoris

Yarısı burdaysa kalbimin
yarısı Çin'dedir, doktor.

Sarı nehre doğru akan
ordunun içindedir.


Sonra, her şafak vakti, doktor, her şafak vakti kalbim Yunanistan'da kurşuna diziliyor.
Sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilince kalbim Çamlıca'da bir harap konaktadır her gece, doktor.
Sonra, şu on yıldan bu yana benim, fakir milletime ikrâm edebildiğim

bir tek elmam var elimde, doktor, bir kırmızı elma: kalbim...

Ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis, işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden bende bu angina pektoris...

Bakıyorum geceye demirlerden ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor...

Perşembe, Mart 16, 2006

yıl 2000
ölümü yaratan'ın önünde

yıl 2006


ölümü yaratan'ın ardından


Çarşamba, Mart 15, 2006

Pazartesi, Mart 13, 2006

Pazar, Mart 12, 2006

Cuma, Mart 10, 2006

göz V


.
gözlere takılmamın bir hikayesi var, yıllar oluyor o rüyayı göreli...

yaşlı bir adam
köyün, kasabanın birinde,
yüzü yere dönük, gözlerini göstermiyor
gözleri "karanlık"
anlatıyorlar:
"onun gözleri oluşmadı" diyorlar,
"O, ömrü boyunca konuşurken hiç bir göze bakmadı" diyorlar,
"gözün, göz olabilmesi için, bir diğer gözü görmesi gerek ki..." diyorlar.

Perşembe, Mart 09, 2006

Çarşamba, Mart 08, 2006

Salı, Mart 07, 2006

they throw death from heaven

israil hava saldırısı
iki islami cihad militanı
ve
sekiz yaşında bir çocuk

gökyüzünde, bulutların ardındaki meleklerin masallarını
anlattılar
tanrı'yı sorduğunda göğü gösterdiler
cennet nerede dediğinde de
çimenlere uzanıp bulut oyunu oynadılar
bak bu bir çocuk, bak bu da bir kuzu sanki...
.
Raed Al Batsh

Pazartesi, Mart 06, 2006

bu kaçıncı perde?


eller
ellerin
ellerinden akanlar
ellerinle dokunduğun koku
ellerinle ulaştığın "içim"
sen olmak
değil
sen olmak istemek
değil
"sen,
aynı şeylerin
aynı bakışın
aynı gülüşün
aynı gözlerden akanın
aynı
soluyuşun...
"
anlamını biliyorsun
neden,
neden, neden

Pazar, Mart 05, 2006

bilge'ce

az yerdi. Ama böreğin tepside kalan kırıntılarını toplamaya bayılırdı. O ince uzun, güzel parmaklarıyla birer birer toplardı çıtır parçacıkları. Bir soru sor, de ki, falanca felsefeci şunu şunu demiş, oysa ben şöyle düşünüyorum. Bak, der ve başlar anlatmaya. Çok iyi, çok ayrıntılı anlatır, çok da güzel anlatır ama asla bitirmez. Bir soru sorulmuşsa, o en güzel biçimiyle yanıtlanmalıdır.

Cumartesi, Mart 04, 2006

Cuma, Mart 03, 2006

ölüm onayı, son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda


2 şubat 1980, tutuklama
12 eylül 1980, darbe
20 kasım 1980, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 20 Kasım 1980 tarih ve 1980/11 Esas, 1980/111 Karar sayılı ilamıyla kesinleşen, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı l Numaralı Askeri Mahkemesinin, 19.3.1980 tarih, 1980/1292 Esas, 1980/83 Karar sayılı hükmü ile Türk Ceza Kanunun 450/9 maddesi uyarınca ölüm cezasına mahkûm edilmiş bulunan sicili, nüfusta Giresun İli, Şebinkarahisar Taş mahallesine 182, Cilt 4/B. Sayfa 10'da kayıtlı Ahmet oğlu, Benire Yadan'dan olma 25.9.1961 Şebinkarahisar doğumlu. . .








"imzaları atarken
ellerim titremedi bile"















27 Mayıs 60-6 Ocak 61: 13 adli
6 Ocak 61-15 Ekim 61: 12 adli
15 Ekim-12 Mart 71: 43 adli-2 siyasi
12 Mart 71-14 Ekim 73: 14 adli-13 siyasi
14 Ekim 73-12 Eylül: TBMM idam kararı vermedi
12 Eylül 80-25 Ekim 81: 12 siyasi-1 adli
25 Ekim 81-14 Ekim 83: 37 infaz
6 Kasım 83- : 2 siyasi

Perşembe, Mart 02, 2006

arı


uçacaksan, sıyrıl üstündekilerden

Çarşamba, Mart 01, 2006

hadid

bilin ki,
dünya hayatı
ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir.
nihayet hepsi yok olur gider.
tıpkı şöyle: bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. sonra da çer çöp olur.
ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır.
dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir